
yalnız pek güzel bebeğim, yanında sancıyan yaz yangını
beton turna, boş sazlık, dumanı kendiliğinden fabrika
fal gibi baktığın yeldeğirmeni, ah ben gibi yaktığın ben gibi
sahada işler yolunda gitmezken, beynime tam güm papağan bakışların
salyangoza çan, göynüme centilmen iğne
sonra suçu ateşe, nabzı denizde atan çare
ve ah ben neden bari senin için bir adım daha fazla!
sevgilim şiir nereye evrildi bak
bak nasıl barajları yıktı geçti kaderci su
kaçan her penaltıdan sonra istisnasız yüzüme bağrılan buuuu’lar
billa benim bizzat kendi bizzat kendi bizzat kendi buuuu’larımdığ.
sirkte jackie chan kötü adamları yendiğinde,
tekrar başladığında savaş, yağmur dindiğinde,
babaanneler uyuyup gıcırdayan merdivenler ağırlığa direndiğinde
çekerek ırmağında çatılara çıkalım.
zaten şerefli de değil, gözüme kırmızı et on numaranın tendon
bacaklarıma girip çıkan girip çıkan kramp
uzayan kaleci, kusan adem, itişen ben
infilak yakın, zaman az, etraf bulanık, top beş santim keşke sağa
ve kendi adaletini bazen getiren cimri krampon
odada duvara atılan yumruğa dönüştüğünde
duvardan çıkan sesten, gözden akan yaştan, az kandan
senden, benden, kesin üzülen kalecilerden belki yarın tekrar doğar
ankesörlü telefondan aranıp ulaşılamayan zafer,
ah sevgilim
bam diye yine döndü direkten!