begonvil, sevgilim ve kedi

seninle beş kala bi vapura yetişmişiz gibi hani,
tepede van gogh sarısı bi güneş,
yanmışız da yakamamışız gibi,
alabildiğine adalı şarkılar söylenip, koşa koşa çıkılmış rıhtımlara
her tarafta sardunyalar ve kedilerin hepsi tekir,
sen bi kediyi tutup patileriden evimize almışsın,
evimiz hiç yokmuş,
evimiz güneşin olduğu her yermiş,
sen böyle söylemişsin,
ben her şeyden çok bunu duymuşum.
akşam kahveleri, gün batımları derken saatler hep ileriyi kovalamış
az ötede sait faik yanında aleksandra
aşağı sokaktaki kilise kapalıymış da hani
biz bütün mumları vaktinden çok önce yakmışız gibi,
ömrüme birçok ada ekleyip çıkarmışsın bir günde.
sonra sen uzanmışsın gökteki en uzak yıldızlara
söyleyedurmuşsun tek tek isimlerini,
nietzsche o gün utanmış kederinden,
o vakit sarılıp ağlamış adalılar, atlara.
bi sokakta denk gelmemek için ne çok uğraşmışım gözlerine,
dokunduğu her yeri elleriyle öpen.
senin gözlerinmiş, gövdemin en mahrem yeri.
yüzünü güneşe dönmüş bir otel odasıymış bütün varlığımız,
10’u beş geçeye kurulan alarmlar hep vaktinden sonra çalmış,
kısa kahvaltılar yapılmış o günlerde
yerini uzun konuşmalara bırakan.
ben çok üzülmüşüm gidenlere,
ben hep üzülürmüşüm gidenlere.

Next Post

İçimizden Bir Ses: SUSAMAM

Cum Eyl 6 , 2019
Bu gece tam 00.00’da birileri bize bizi anlattı. Çekinmeden, korkmadan, susmadan. Uzun yıllardır apolitik yetiştirilmiş, “aman evladım kimseye karışma”, “çocuğum arkadaşlarınla siyaset konuşma”, “onun hakkını savunmak sana mı kaldı?” sözleriyle büyütülmüş çocuklara bugün susmanın ne kadar tehlikeli olabileceğinden bahsedildi. 14 dakika boyunca 20 sanatçı eğitimden, hukuk ve adaletten, doğaya ihanetten, […]

ÖNE ÇIKANLAR