beyzanur arılık

zamanın ötesinden

içimde yeniden doğan umuda ve sevdiğime…  ama şimdi elimden giden bir zaman var. sen yanımda yoksun. seni her şeyden çok seviyorum. ellerin ellerimde değil. sensiz bu şehrin gecesi de gündüzü de ışıksız bir kentten ibaret. aniden karşıma çıkıversen beni mutlu etsen, kavuşsam sana, kavuşsak birbirimize. çok yoruldum sevdiğim. sen yoksun yanımda, omuzlarım zaman fark etmeksizin düşer oldu. çık gel bu şehre. gel ki anlam kat bu gökyüzüne. aynı havayı soluyalım. doğrusu, soluklarımız birbirine karışmış habersizce. havası sen bir mekan, sahil boyu denizin dalgalarında kaybolan biz, küçük harflerle birbirimize konuşuyoruz, sana aşkımdan bahsediyorum, bahsediyoruz, bulutlarda yüzünün yansımasını görüyorum, daha bi kıskanır oluyorum. tüm dünyadan kıskanırcasına. öpüyorum seni güzel kılınmışlığından. gözlerinden bir damla yaş gelmeden seni göreyim sevgilim. bu şehre ansızın gel. gel ki, mutluluğumuzu satır satır işleyelim. şimdilik diyeceklerim bunlardan ibaret sevdiğim. dahasını da satırlara dökmeden anlatacağım sana. bakışmalarımızın anlam kazandığı bir güne, görüşürüz can özüm’

aşk ve gerçeklik üzerine

Aşk aşk aşk…nedir bu aşk? Aşk, sizlerin dilinde nedir? Tanımı var mıdır? Ben sevgimi ve aşk’ı bulmuşken anlatmak istedim. Kendi çapımda tabii. Tam olarak anlatabileceğimi düşünmüyorum. Onun bendeki duygularına bazen alfabem yetmiyor. Bambaşka bir insan…Ruhumu benden alan. Yerine ise; sevgisini inşa eden, kusursuz biri. Kusursuz sevgi’m benim. Kelimeyi tanımlayacak olursam, aşk bence; 
Onu görünce etkisiz hâle gelmektir. Seni kalbinden vurur ve aşık olursun. Gözlerinin ferinde görürsün, hissedersin. Varlığı da aşktır. Yıllar boyunca ne yaptı, nasıldı, iyi miydi, kötü müydü, ne yedi, ne içti diye merak etmektir. Kollarına alıp sımsıkı sarılıp, ‘bak ben buradayım’ diyebilmektir aşk. ‘Geçti her şey’ diyebilmektir. Varlığınızla iyi hissettirebilmektir. Her zerresini ezbere bilip, adı gibi de onu anlayabilmektir. Koşulsuz sevebilmektir. En kötü zamanında dahi yanında olup onu iyi edebilmektir aşk. O uyuduğunda ‘acaba üstünü örttü mü, sıkı giyindi mi’ diye de düşünebilmektir. Düşünmek için ya da tanıma cevap olsun diye değil de içinden geldiği gibi davranmaktır. Sarıldığınızda tüm yükünü hafifletebilmektir. Yüzünün her zerresinden öpmek değil de parmak uçlarınla sevip, sevdiğin yerlerden öpmektir. Avuç içlerini yüzüne getirip, gözlerinin içine bakıp ‘seni seviyorum’ diyebilmektir. Kalbinin pıt pıt atmasıdır aşk. Nefes alabilmesidir. Var olmasıdır. Varlığı aşktır. Onun sende bıraktığı izlerdir aşk. Onun hissettirdiklerinde kaybolduğun bir sevgidir aşk. Aşk o’ dur. Onu kapsayan bütünleyici, tamamlayıcı bir kavramdır aşk. Puzzle’ ı tamamlayan da bir başka parçasıdır. Senin bir parçandır aşk. O senin bir parçandır. Tamamlanmak hiç bu kadar güzel olmamıştı. Düşüncelerinin benzerliği, sesinin tonu, bakışları, gülümsemesidir aşk. Hayat, sevgiden yanadır. Hiçbir zaman sevgimizi kaybetmeyelim, kazancımız çok fazla.

seviyordum

Bazı şeyler vardır hiç vazgeçemediğin vazgeçmek de istemediğin, sana onlardan bahsetmek istiyorum. Küçüklüğümden beri salçalı ekmekten vazgeçememişimdir. Zaman fark etmeksizin yiyebilirim. Aynı zamanda kızartılmış ekmeğin de bağımlısı gibiyim. Bu aynı seni sevmek gibi…Toprağı yediğimi söylemiş miydim…onu da çok severdim ki yağmur yağdıktan sonraki toprak kokusu kadar çok. Senin bilmediğim kokunu özleyecek kadar çok seni seviyorum. Nasıl olur da bilmediğim bir kokuya hasret kalabilirdim? Aşk böyle bir şey olsa gerek. Hiç de inanmazdım aşk’ a. Şimdi taparcasına sana aşığım. Bir yol boyunca seni düşlemek vardı. Şimdi dışarı çıkamaz oldum sevgili. Yolum sen oldun. Sana doğru bir yolculuk yapıyorum, hiç bitmeyen ve bitsin de istemediğim bir yolculuk. Seni sevmek, bu çağın aşk’a galip geldiğinin örneğiydi. Sen sevgilim, anlata anlata bitiremediğim ve bitirmek de istemediğim güzel bir detaysın. Kimsenin görmediği, göremediği ince bir çizgisin. Senin ince çizginde kaybolmak da güzelmiş! Ama sen bana n’aptın. Benim yenik düştüğüm kalbimle savaşım sen oldun. Senin sevgine karşılık ne yapsam ne etsem az kalırdı ki. Seni kelimelerle de doyurmak isterdim, ne mümkündür aşkla boğulmak. Evet, seninle aşkla boğulmak istiyorum.

bir inanç meselesi

Genel olarak hepimizin bir şeylerde inancı olduğu söz konusudur. İstisnalar elbette olacaktır. İstediğimiz şekilde ‘bir şeylere’ inanıp, inanmama konusunda özgürüz. 
İçimizde yaşattığımız duyguları yeri geldiğinde bastırdık. Doğru olanı bulma yolunda ilerledik. Bazı durumlarda zaman bizi esir aldı. Yanlış yaptığımız şeyler oldu. ‘keşke yapmasaydım da başıma gelmeseydi’ dediğimiz an’ lar oldu. Ama çoğu zaman başımıza gelen olaylardan ders almış olduk. Bazen de ders üzerine ders almamız gerektiğini anladık. En azından fark edebildik. Bu öyle kolay bir durum değildi. Olmayan durumları oldurma çabamızdan vazgeçmedik. Azmettik, başardık. Kaybettiğimiz mevzulardan da bahsedebiliriz. Bazen de, ‘iyi ki kaybetmişim ki; başıma gelen en güzel şeye sahibim’ demiş olduk. İnancımızı şekillendiren, doğru yola götüren ‘biz’ olduk. Bizim ‘biz’ den başka dostumuzun olmadığı zamanlar da oldu. Biz pes etmedik. Çünkü pes ettiğimizde her şey elimizden gidecekti ve kaybedecektik. Herkesin kazancı farklı oldu. Şimdi ben de, ‘iyi ki’ diyorum. Başıma çok güzel biri geldi. İnancım dahi değişti. İnancım ‘ o ‘ oldu. Kazandığım ise; koca bir sevgi şimdi. Kısacası; inancımızı hiçbir şekilde kaybetmemeliyiz. Sonucunda güzel şeylere rastlamak mümkün oluyor. 

birkaç bir şeyler

sevgilim, bu sabah da seni seviyorum diye uyandım. hafif bi’ gülümsedim. sahi sen de hissettin mi? seni o kadar seviyorum bu kadar seviyorum diyemem ama gözüm kapalı sana sevgimi, aşkımı, güvenimi, doğruyu, yanlışı, sana dair her şeyi hiç durmadan anlatabilirim. oturayım karşına tüm bu gerçekleri bana doğrula. ben varım buradayım de. bak ben gerçeğim sevgilim, bunlar düşten ibaret değil de. ama sen düşten yaratılmış ve bana sunulmuş gibisin. seni anlatmak yok mu sevgilim, kelimeler düğüm düğüm. ömrümün eşsiz yanı, bu sabah da seni çok seviyorum.

kısa bir yazı

Tekrar ediyorum seni,sana düşüyorum hiç kalkmak istemiyorum. Seninle aynı gökyüzünü paylaşıyorum, havamız bile aynı yahu.. soluklarımız karışıyormuş dizelere, şarkılara ve bulutlara doğru. Hava biraz bulutlu desek yanılmayız öyle değil mi? Birbirimize de karışınca güneşli olmaz mıydık?

habersiz bir sevgide kaybolan kadın

aşktan bi’ habersizce yaşarken karşına çıkan insan, zamanı durdurup geleceğine ortak olmak için bir adım attığında işte o zaman “yaşıyorum” dedim. kaç zaman oldu nerede kaldın güzel gözlüm dememe gerek kalmadan, ‘senelerdir senindim. 20 yıldır benimdin, biz zaten tanışıyorduk sadece birbirimize kendimizi tekrar hatırlatmış olduk’ demesiyle aşkı bulduğumu anlayıp, hissettim. işte o zaman sevgi bu olmalı, sen benimsin dedim. iliklerim seni işitti sevgilim.  öyle bir şey ki kendime bir bir seni anlattım. delicesine ezber yapmak hiç bu kadar güzel olmamıştı. seni ruhuma dokuyup, tenime kazıdım. seni arar, seni sorar oldum. her geçen dakikada benimle var olmanı severek sana yaklaşıyorum. aşktan bi’ haberlice seni seviyorum. 

bahar telaşı gibi sardın beni

Elim ayağım birbirine girercesine…
Ne aşk söz dinler ne de şu seni seven gönlüm
Apayrı bedenlerde birbirimize kavuşmuşuz
Rüya mısın gerçek mi?
İdrak edemez oldum sevgilim
Aklım başımdan gitmiş
Çalmışsın beni benden
Ansızın kapımı da çal
Bahar gelmişken
Kavuşmak bize nasip olsun
Deli gönlümü biraz olsun susturayım
Bedenlerimiz sarsın birbirlerini
Bu şehre hüzün değil mutluluk gelsin
Yani bu gökyüzüne senden bahsedeyim 
Bulutlar gidip güneş açmış olur
Biraz da kuşlar bizi dinlese?
Başımızdan hiç gitmesinler 
Sen yanımda ol
Tüm bu doğa bizi sarıp sarmalar
Bana da sevmek düşer, seni severim.
Ben seni çok severim.

bir aşk masalı

Ama şimdi ne de güzel olurdu, başucumdayken seni apansızın izlemek…yüzünün her zerresine nakış nakış sevgimi işlerdim. şimdi ne mümkün seni yanımda görebilmek. her sabah uyandığımda kollarımın arasında olurdun. sanki hiç bilmiyormuşum gibi yapardım, seni görünce sevinirdim. gülümserdim, öperdim minik burnundan. avuç içlerini koklayıp öperdim bolca. senin kokun bana eşsiz ve benzersiz gelirdi. benim tek güzel kokum sen olurdun. ne çok oyun oynuyorsun diye kızardım sana. geçerdim karşına seni izlerdim. sonra dayanamayıp oyunda yenilirdin belki ama yine de kızmazdın bana…her anımı güzelleştiren sen olurdun. uykumuz geldiğinde sarılırdım sana. sevgini, şefkatini, güvenini her zerremde hissederdim. göğsüne yaslanırdım, sen saçlarımı okşarken ben de yüzüne dalıp giderdim. ‘ne de güzelsin’ derdim içimden. dışımdan da maşallahımı eksik etmezdim. belki nazarım da değerdi…kıyamazdım, seni çok sevdiğim için. sen benim dünyam, her şeyim, can parçam…sana aşığım desem hiç yanılma payım olmadan bunu söyleyebilirim. sana aşığım, yirmi yıldır süregelen bir aşk bu sevgilim.