kirpiklerimi bir kuş sıyırdı kanatlarıyla
ve on dokuz yaşında öğrendim
saçlarımı okşamayı uyurken.
kuş sürüleri gördüm bir yeri terk ederken
onlar da göçüp gittiler,
terk etmek zorunda oldukları yerden.
büyü saçım, dedim büyü
neye yarardı başka?
neye yarardı, iki yabancının dünya kadar anısı
kutularda sararmaktan başka.
o hep sararan bir vişne ağacıydı,
yatağımın penceresinde
varlığından bir haber hayalini kurduğum.
seneler sonra öğrendim,
oysa penceremden baksam görecektim.
geceye benzer saçlarım
hatta baksan yakından
gecedir de aslında.
beyaz yıldız tozları vardır,
iki şeritli yol gibi
saçlarım bile gitmeye meyilli.
evi gitmek olan birine denmez bu ama
fısıldıyor durmadan bir kız içimde,
bir gün diyor,
ben de gideceğim buradan
hiç gelmemişim gibi.
ona kal demekle öl demek aynı şey
bak, yine o tanıdık ağrı.
bir çocuk parkına sırtını dönerek otur
hisset biraz,
birazcık olsun,
lütfen.
Eda Özüuğurlu