
gidişini gördüm, turuncu sabahın ilk ışığında
zeytinin ilk düşüşünde, fırıncı uyumadan henüz
su koymaktı kaba biraz, biraz eşelemek toprağı,
depolamak göğsüme dikeni veya sarkmak balkondan aşağı
söyleyecek bir şey yoktu, nazım’dan anlattım birkaç satır
ömer’e kalırsa biraz fazla kahramancaymış dinamit elimdeyken takındığım tavır
içime çektiğim iç’in
ense kökümdeki zalim
annesinin elinden tutan okul
ve sen yanımda yokken çok ağrıyo sağ bileğimdeki kolun
gidişini gördüm kahverengi hırkamın baştan ikinci düğmesinde
yere serilmiş mahalle kabadayısında, küçükçekmece’nin en ücra kuramında
haydi dolacaksa dolsun artık içime şarapnel parçaların ben bıktım
çünkü kül tavlamda zar kalmadı atacak
evet tanrın bana küfretmedi… ama edecek
bir saat önce yanına attığım depar
dört şiir önce çok boşuna uzadı saçlarım
on bir şiir önceyse kirpiklerinden çaldığım sağlık
ve ömer’e kalırsa biraz fazla kahramancaymış dinamit elimdeyken takındığım tavır