
hangi rüzgar savurdu sabrını
hangi yanlışa diz çöktün böyle
zaman avuçlarından usulca akarken
ve ben gülüşlerimizi öyle tanıdık izlerken
hiç mi duyurmadın sesini bavulların?
şimdi bu uzak
ve temenniler
umarımlar kadar acıtırken
kara trenlerle
kolay mı sessiz sağlamak yolculuğu?
gözlerime perdeler iniyor
içkiler ve sigaralar
odanın buğusu
anlatabilir miyim sensiz geçen bir günü
öyle basit bir kaç kelimeyle?
çok mu geç kaldık kazanmaya
yüksek sesle
ve büyük harflerle söylesem tüm sözlerimi
hala yabancı mıyız
boş vagonların
kırık camları arasında?
ilk kez yalnız kalırmış gibi
o köhne şiirlerin arasında.
sanki rutubet
tam da gittiğin ana denk geliyor
bir kuvvet doğur bu sona
çünkü biliyorsun
güller yalnız dikenlerden oluşmuyor.