
uzaktan gelen yakınını
metrodan almak diye bir mutluluk var bu hayatta.
onun valizini yüklenmekteki mutluluğu bir ayrı,
eve giden yolda, evin telaşından bahsedilen mutluluğu bir başka ayrı.
misafiri eve getirdiğinde,
evdekilerle kucaklaşmasında sanki onları sen kavuşturmuşsun mutluluğu…
o çok daha başka bir ayrı.
o akşam yemeği ne güzel olur da, ne güzel gülünür.
“çocukları bırakın oynasın.”
“karışma canıııııım çocuklara allah’ını seversen”
“allah adı verdim bak! birazdan bayılırlar zaten.”
“herifler” yatar,
kahveler yapılır,
fiskoslara geçilir…
dayanılmaz sonra,
eski albümler çıkarılır.
“anneler,” “babaları” özler.
genç kızlıkta babadan saklanılan
buzdolabı üstündeki tütün hikayeleri…
bacı, gardaş, kuzenler kavuşur…
özlüyor oğlum işte insan.