çocukluğum üstsoğuksu

çocukluğumu, akşam ezanı ile yarıda kalan mahalle maçlarımızı ve anneme sorduğum soruların cevaplarını ölümsüzleştirebileceğim bir fırsat geçti elime!, mahalle takımımız için logo tasarımı! evet, herkes için basit birşey olarak gözükse de benim için büyük birşeydi ve senelerce tertetip, yeri geldiğinde duvarıma asacağım mahalle takımı formamızın logosunda çocukluğum yer alacaktı.

tren raylarının mahallemizi ikiye bölmesiyle, rayların öbür tarafında göle yakın olan kısıma “altsoğuksu”, rayların diğer tarafında kalan kısıma da “üstsoğuksu” denildiği için, tarafında bulunduğumuz “üstsoğuksu” fikrini benimsedik takımımızın ismi için. sonra, topu tren yoluna kaçan çocuklar olarak, simgemizin tren olmasına karar verdim. -mahallemizde oynadığımız maçların en kritik dakikalarında top tren yoluna kaçar, atan alır görüşünden çok, evinin penceresi o yöne bakmayan birisi gönüllü olarak topu gider alırdı. çünkü allah görürse, annelerimiz de görürdü o zamanlar, tren yolu duvarından atlayıp raylara koşacak çocuklarını-

evet, tren olacaktı simgemiz. bu sefer raylara kaçan topumuzu patlatıp, maçımızı bölmek yerine, göğüsüne işlediği top deseni ile bizimle aynı yolu paylaşıyor olacaktı soğuksu treni. ayriyeten, tren ile barışımızı ilan eden de, penceresinden sarkıttığım mavi-beyaz bayraktı. -bu şansı iyi değerlendiriyordum-

gölümüzü ve gökyüzümüzü simgeleyen mavi-beyazı logonun genelinde kullandıktan sonra geriye mahallemizdeki çamlığı ve küçükçekmecespor’un rengini simgeleyen yeşili kullanmak kalıyordu. yeşili, rengini aldığım çam ağaçları ile birlikte trenin arkasında yer alacak şekilde kullandım. logoya son dokunuş, küçüklüğümde ismini sık sık unutup, anneme sorduğum “anne bunun adı neydi, göldeki siyah kuşun?” sorusunun cevabı olan karabatak ile geldi.

topu tren yoluna kaçan üstsoğuksu çocukları olarak ilk hedefimiz, topu göle kaçan altsoğuksu çocuklarına karşı mutlak galibiyetlerdir. sonrasında ise küçükçekmece’li olmayan takımları yenerek yeni zaferler elde etmek olacaktır. allah yardımcımız olsun.

Next Post

ece ayhan yaşasaydı bana mor bir küfür ederdi sonra da sarılırdı

Pts Tem 15 , 2019
iç olmayacaklara doğru hayaller kurmazken ve markette mısır gevreği arıyor olurken gözlerim. tırnaklarımdaki bordo ojelerlen ve hiç şiir okumamış değil okuyor oluşun. takmayı bıraktığım için sakladığım bilekliklerim ve göğüs kafesimin birbirine geçiyor oluşundan. artık öğrenci olmayışım ve üç yıldır makarna yemememden. kahveyi hep soğutmam ve saatimi hep sol koluma takışımdan. […]

ÖNE ÇIKANLAR