çöp konteynırına atılmaz sevdalar

şimdi açın cüzdanınızı ve elinize ilk gelen kağıt parayı yırtın. hadi! ne oldu duraksadınız, yapamadınız. kimine beş lira geldi şanslıydınız, artistlik tasladınız belki. peki ya daha büyük miktarlar, yemedi demi?

peki ya eskiden deli divane aşık olduğunuz kızların, oğlanların yazdığı mektuplar, notlar, çekildiğiniz fotoğraflar.. onları pınçık pınçık edip belediye konteynırlarına sallayan siz değil miydiniz? sizin için düşünülmüş, sizin için alınmış o hediyeler cebinizde taşıdığınız kağıt parçalarından daha mı anlamsız yani? ” omo boz oyroldok ” diyenler var aranızda. ” üzülme canım ya unutursun, o beyinle çokta zor olmaz zaten unutman” .

elbette mantıklı bir açıklaması vardır ayrılık kararlarınızın. orası beni zerre ilgilendirmiyor. hiçbir zaman sevmedim başkalarının ikili ilişkileri hakkında ağzımı aça aça yorum yapmayı. benim kızdığım nokta şu ki sevdalarınıza, sevginize ,duygu ve hislerinize değer vermeyişiniz. – ona değil, ona duyduğunuz sevgiye değer verin-.

ilkokul aşkımın sırf ”ne kadar güzel kokuyor” dediğim için bana hediye ettiği silgiyi tam 12 senedir saklıyorum ben. neden mi? o benim aşkı hissettiğim ilk çocuktu, çocuk umurumda değil ama ona olan aşkım, hislerim bunlar benim için değerli. benim için yazılan tüm mektupları, izleri, küçük ama değerli objeleri odamda küçük bir çekmecede sakladım. konser, sinema, tiyatro biletleri biriktirdim. cüzdanımı açıp içindeki parayı saymak yerine, her canım yandığında bana bir zamanlar mutluluk veren ufak ama çok kıymetli şeylere baktım. çok canım yandı, çok hırpalandım. -ama güzel olan hiçbir anımı benden geri alabilecek kadar güçlü biri çıkmadı karşıma benim-. aslına bakarsanız aşinayım ben firarlara.

maaşını kenara ayırıp aldığı hediyeler mi, beni korusun diye babasının hediyesi olan duayı bana veren çocuk mu, okumam için verilen kitap mı suçlu? hiç sanmıyorum. o kadar maddiyatçısınız ki ilişkilerinizin acısını bile maddelere yüklemeye çalışıyorsunuz. ben sevdalarımdan utanmıyorum arkadaş. bu dünyadan ayrılırken onları da yüklenip, cebimde beş kuruş para olmadan gideceğimi çok iyi biliyorum. ödediğiniz kredi borçları da gelmiyor sizinle, ama insanlara karşı edindiğiniz gönül borçları hiçbir zaman bırakmayacak yakanızı. madem koydunuz kafaya gitmeyi, onunda bir adabı var unutmayacaksınız. zaten adabı ile gitmek her yiğidin harcı değil biliyorum, öğrettiler.

kimi yalan söyler gitmek için, kimi küfürler savurur, kimi ağlata ağlata gider, kimi aldatır giderken, kimi açıklama yapma gereği dahi duymaz, kimi yaralarına basa basa, kimi damarına basarak gider, kimi asla gitmeyeceğim der gitmeden… ama gidecek olan gider bir şekilde. eşek değil ya bu bağlayasın kazığa.

sevdalar çöpe atılmaz ki bee leblebiler, kargoya verilip yollanmaz, yırtıp atmakla, yakmakla ortadan yok edilmez, ediliyorsa ona zaten sevda denmez.

ileride kızıma anlatacağım tüm sevdalarımı, acılarımı, mutluluklarımı, hatalarımı, heyecanlarımı, gösterdiğim sabrı. sonra diyeceğim ki ona ” asla vazgeçmedim tüm kalbimle, delice sevmekten, hep inandım anneciğim bir gün biri gelecek ve bana sevdaların en güzelini yaşatacak diye ve sen o adama baba dediğin için çok şanslısın benim canım kızım. kız çocukları sevdayı en iyi babalarından öğrenirler çünkü”.

Next Post

hemen vurulur mu bi adam

Pts Tem 15 , 2019
yuvarla şu arabayı şarampole dursun abi, yine gelen yok . vur beni saçımın en kıvırcık selinden, vur, yine gelen olmayacak anlaşılan. ben.. … vurdun mu abi? naptın, daha bekleyecektim ben! hemen vurulur mu bi adam. şiirim bile bitmedi, bekleyecektim daha, geçmese de o kaldırımdan, bekleyecektim abi. hem saçımın en kıvırcık […]

ÖNE ÇIKANLAR