sıkıldım sımsıkı sıkı saran
boğazıma yapışan sıkıcı ellerinizden sıkıldım
sanki simsar sanki sansar pis kuyunun dibi kadar
kemir kemir kemirdiler sağ tarafımdan beni bilediler keskinim bıçak kadar
tepeme tepeme çıktılar zorla, körebe oynadık oda zaten karanlıktı bide gözümü kapadılar
daracık dapdaracık darmadağın odalar bide gözümü kapadılar
utandılar, unuttular utandıklarını da unuttular başa sardılar bunlar bozuk plaklardılar
sandılar kimse görmez karanlıkta pisliklerini oysa kutup porsuğu kadar iğrenç koktular odalarda kokuştular
tırım tırım kaçtılar bunlar hem kokar hem korkaktılar, ondandılar onun soyundan sopundandılar hepimize dadandılar leş yiyen kargalardılar
kara kara kapkaraydılar, betondular, enkazdılar, çok fena ağırdılar üzerime çullandılar üzerlerimize çullandılar
battılar, çıktılar, karalandılar, ulan yine bir şekilde aklandılar paklandılar kendilerini ozona bastılar parıl parıl parladılar
uzaktılar upuzaktılar, tuzaktılar insana, insanlığa, adalete, barışa, aşka, kadına, çoçuğa, hayvana, yeşile, maviye taktılar
tutuktular tutkundular paraya, güce, uçkurlarına, savaşa, şiddete, hainliğe vurgundular
kalabalıktılar, çoktular, çoğunluktular, adam topladılar, adamlarını topladılar, ürediler durmadan ürediler daha da çoğaldılar, yayıldılar radyasyon gibi içlerimize sızdılar
sımsıkı yapışan sansarlar sağ tarafımızdan bizi odalara kapadılar, kokuşmuş korkaklardılar, ama parıl parıl parlardılar…
