
Yasemin Mori’nin 2015 yılında çıkardığı Finnari Kakaraska albümü lirikal olarak da altyapı olarak da gayet tatmin edici bir albüm ve ikisi cover olmak üzere birbirinden ‘kafa açıcı’ 10 şarkıdan oluşuyor. Finnari Kakaraska ‘Uzak Yerler’ anlamında kullanılan bir deyim. Bu deyime eline geçen, içinde erkek taşlamaları da bulunan bir argo kadın sözlüğünde rastladığını söyleyen Mori, “bu iki kelime öyle bir yerleşti ki aklıma, başka bir şey düşünemez oldum” diyor.
Albümün ilk şarkısı Ellerimin Karası. Bu şarkı, “çıktım yola geceyarısı, apaydınlık bir gece yarısı” cümlesiyle başlıyor ve albümün lirikal başarısıyla ilgili bir ipucu veriyor bizlere. Bu şarkıyı ilk dinlediğimde, günahkar bir aşktan çıkmış aşığın kent meydanları yaşadığı sanrıları yahut yanlışlıkla cinayet işlemiş bir memurun suçu örtbas ettikten sonraki -muhtemelen garsonun çay getirmesiyle sonlanacak- düşüncelerini duydum.

Benim albümdeki favorilerimden biri de Bitli Kaptan. Yalnız bir Kaptan’ı anlatan bu şarkıda yalnız kaptan’a biti kimin bulaştırdığı bilinmese de biraz elektronik, biraz masal, biraz şiir bizi albümün dağınık evreninde dansa kaldırıyor. Elim Tetikte, sevgilisi içeride uyuyan bir kadının uzaya çıkışını anlatırken bir Ajda Pekkan cover’ı olan Gel ile dünyaya tekrar iniyoruz.
Oyna parçasında ise bir Richard Bach öyküsünde, uçmayı çok seven, kendini amaçları sadece karnını doyurmak olan sürüye ait hissetmeyen ve sürüden ayrılan martı Jonathan Livingston’a selam duruyoruz: “Küçük dağları sen yarattın, kurallarıysa ben yıktım”

Albüm bittiğinde üzerimize güzel geçen bir Kadıköy akşamından sonra eve dönüşteki hüzün çökse de albümün son parçası Nazım Hikmet şiirinden bestelenmiş bir parça ve bu uzay albümü şöyle kapanıyor: “Dağlara çıkma Karadeniz, yavrudur yarim uçamaz bensiz…”