
farfaralara çağrı tutan yarından değirmen yemin
hayatlarımız fantastiktir fantastik olmasına ama çansız sokaklar
kın kumaşları, ölü şairler, tren kaygıları
aynalar kendilerini görmezler dağ şarkılarım.
ekseni benden değil kendiliğinden sapan eski sapan yarası beni öldürdüğünde
koca yollarda bekleyen içi daralmış insan dolu otomobil sırası radyo kısacak
yerinde olsak kızıldeniz’i değil firavunu ortadan ikiye biz
yarardık ki bu yüzden yerinde değiliz
ve bu yüzden böyle böylelerimizde böyleler.
yine de gittiğinde yanına kalacak atonalite, etik, güğüm sesi
zamanı geçmiş bir otokrat gibi defter arasında kuruyacak bu dünya,
yapma.
dünden fazla gelen yeni yangın
ve etlerimin içinde bir imanın uyanışı
basit gelir kafama, duvarın anlattıkları
duvar ki taştan salt durur olaylar karşısında
spinoza’dan, allahtan değil
zalim görür, zalim bilir, zalim duyar
spinoza’dan, allahtan değil
gazino karan gözler baygın
alnımla ot bitmez topraklara değip
çetrefilli bacalara bitanem ve kara kahırlara
sezdim ele geçmez sandığım her sanışı
bu upuzun bir yoldu salkım döşenen
güm dedim bam dedim her gidişinde günün
ki çoktular, bağırırlardı
peşlerinde yaramaz çocuklar.
sen dedim pera,
bir sakarı elinden öptün mü hiç?
sağlam duran yer bulutları bak gelip geçiyor
haksızlık kadar morarıyor dünya peşimiz sıra
annelere her cumartesi ücretsiz zılgıt dağıtan devlet
kendi elleriyle putlaştırmış kusurlu kahramanlarını.
kentleş sevgilim,
hakiki balkonlara çık, sokakları öp
tanrına küsmek olmaz, çıkar o insan yapımı ilmiği boynundan
başucuna bir bardak su al öyle yat sabah erken kalkıcan*