Sen büyük bir savaştan çıkıp eve gelip derin bir uyku çekmek gibiydin. Ben de olsa olsam bir sivrisinektim senin uykunu bölmek yahut kanınla beslenebilmek için. Birinin hayatındaki yerini sorgulamak ne anlamsızdı oysa, o kişi bile bilmiyorken bunu, sen onun penceresinden kendine bakıp sanıyordun yalnızca, yanılıyordun. Bir gün bir rüya gördüm, o rüyada ikimizde vardık, her şey güllük gülistanlıktı ama biz yine anlaşamıyorduk. O rüyadan uyanmanın yollarını arıyordum. Yani demeye çalışıyorum ki yorgun olan sadece sen değildin. Ben derin bir uyku çekmek isterken sen bir sivrisinek bile değildin uykumu bölen. Ben sadece uyumak isterken kötü bir rüya gördüm. Sen o rüyanın kendisiydin. Hatırladığım tek şey yüzümden akan terler ve ne kadar yorgun hissettiğimdi. Bana bir ev oldun, sonra ateşe verdin her yeri. Beni neden o yangını söndürmemekle suçladın peki? İnsan sevdiğiyle savaşmak değil sevişmek istiyor. ama pek çoğu da savaşmak zorunda oluyor. Ne savaşmak, ne uzlaşmak istiyorum. Eşitledik sayalım mı her şeyi ? Senden bir özür beklerken o özrü dilememene teşekkür edebilirim şimdi ama ne gerek var değil mi?!