Otobüs Filmini Yaşama Olasılığı

Yazan: Yunus Emre Kara

Bu aralar film izlemeye pek vakit bulamasam da, vakit bulduğum dönemlerde izlemiş olduğum Türk Filmlerinden aklımda kalanlar arasında “Otobüs” filmini yorumlamak istedim.

Kütüphanemde, kitaplardan sonra Türk Filmlerini biriktirmeye özen gösterdiğim için, yine satın aldığım bir kitap sonrası, film raflarına göz atarken, o güne kadar varlığından hiç haberdar olmadığım 1974 yapımı “Otobüs” filminin DVD’sine denk gelmiştim.  Eski, ödüllü bir film olması, kapak tasarımı ve filmin konusuyla birlikte rol alan oyuncular da dikkatimi çektiği için DVD’yi alıp, akşamına filmi izlemiştim.

Film, konusuyla birlikte dönemin hissiyatını çok iyi aktarabilmesiyle, ve seçilen oyuncuların garbilanlığı en iyi şekilde yansıtabilecek özelliklere sahip olabilmesiyle bende derin etki bırakmıştı. Filmdeki oyuncular, aynı zamanda filmin yönetmeni olan Tunç Okan, Tuncel Kurtiz, Aras Ören, Oğuz Roylas’dı.

Yurtdışına bir otobüsle götürülen Türk işçilerinin, dolandırılıp, otobüsün içinde İsveç Stockholm meydanında terk edilişlerini anlatan film, birçok eleştiriye maruz kalmıştır. Bazı eleştirmenler tarafından Türklerin aşağılandığını, sürrealist bir hikayeye sahip olduğu ifade edilmiştir. Mizahi yönünün olduğu, komik bir film olduğu yönünde yorumlara  da denk gelmiş olmama rağmen, film hakkında hiç öyle fikre sahip olamadım.

Doğu ile Batı arasındaki uçurumun en iyi şekilde gözler önüne serildiği filmde, Türk işçilerin otobüsten çıktıktan sonra  yaşadıkları  gariplik ve garibanlıkların, benzer boyutunun günümüzde de mevcut olduğunu düşünüyorum.

İstanbul, Maltepe’de bedelli olarak yapmış olduğum askerlikte tanışmış olduğum bir arkadaş, İstanbul’a gelirken yolda ilk defa deniz ve gemi gördüğünden bashetmişti bana. Cep telefona sahip olmadığı için babası ile iletişimi bizim telefonumuzdan sağlıyordu. Adına açılmış banka hesabı hiç açılmadığı için de, yatırılacak asker maaşın elden alma uğraşında günlerinin geçtiğine tanık olmuştuk.  Aynı dili konuşup bir türlü anlaşamadığımız, kendimizi izah edemediğimiz bu arkadaşı alıp, İsveç’e koymaya gerek yoktu mesela. Bu arkadaşı  İstanbul Beyoğlu veya Aksaray’a  bıraktığımızda, filmde yaşanılanların benzerlerinin başına gelebileceğini büyük bir olasılık olarak görüyorum.

Filmde otobüsten çıkan Tuncel Kurtiz, geri otobüsün yolunu bulamayınca, Stockholm’de kaybolup, ırkçılığa ve ayrımcılığa maruz kalarak, bir köşe başında aç, susuz ısınmaya çalışırken, denize düşerek yaşamını yitiriyordu.

Otobüsten diğer çıkan işçiler arasında, tuvalette eşcinsel birisine denk gelip, gece kulübüne götürülerek tacize uğrayan bir işçi ile, Stockholm sokaklarında polisler tarafından kovalanan işçiler de olmuştu.

Son olarak, otobüse geri dönüp, kapısını kilitleyip saklanmaya çalışan Türk işçiler, otobüsün polisler tarafından çekilip, kapının kırılıp, açılmasıyla yakalanmışlardı.

Bir dönem yasaklanmış olan Otobüs filminin tamamı Youtube’da bulunuyor.

Otobüs Fragman

Next Post

Netoçka Nezvanova

Per Eki 31 , 2019
Çok küçüktüm. İstanbul’un nezih fakat benim için oldukça izbe yerinde hatırladığım kahverengi tonlarında döşenmiş evimizdeydik. Kitaplıkta çeşitli kitaplar vardı, trajikomik bir çeşitlilikti. Rüya tabirleri ve Dostoyevski yan yana duruyordu. Babamın kitabıydı bu kitap. İlginçtir, kitap “Babamı anımsamıyorum.” cümlesiyle başlıyor. Banaysa tamamen babamı anımsatıyor. Geniş düzlüklerden alınıp binalara sıkıştırılan Ben’i bir […]

ÖNE ÇIKANLAR