
çanlar çalıyor,
tanrılar, biraz daha tanısın istiyorlar istanbul yalnızlığı
çanlar çalıyor,
tanrılar, yanında biraz daha tanrılar
ölümlü toprak
ölümlü, savaş baltalarımı gömdüğüm toprağa perişanlık eken çiftçi
az misericordias, biraz daha biraz dahalık
kadrajım cumartesi,
kadrajım balat bayırlarında tam kapının önü
jangan’da doğan bebek otantikliğinden soluma çarpıp
lon encılıs’da bir ormanda yangın çıkaran top.
pratikte de teoride de içinde neşeli kuş sesleri gezdirmelerin
şu tarihe farfaralar düşen teşkilat,
şu kan kadar her yere bulaşan lakırdı,
düşünüyoruz bir saat anlatma hakkı verse şu duvara tanrılar
düşünüyoruz baş kaldıran tümseklerin önünde insan seçen evler
sen çıkıp eski püskü özgürlük, mavi püsküllü adalet,
ellerim ellerine, bazen dik yokuşlar sonsuz denizlere zeyneb
şokunu yaşamaktan göle su ısmarlamaya kalkmak
spektakülerliğin
her şey
her şey avucunda başlıyor…