sen / özgür dağdelen

Ben ne zaman bir gökyüzüne düşsem,sen aklıma düşersin.Yaralarım kabuk tutmadan,hemen biraz şiir saklıyorum içine.Öyle daha çok hiç olunuyor.
Sanki çok güzel bir şiirin en güzel dizesinde bir ses düşmesiymişim,düşmüşüm, düş’müşüm ve sen beni tutup yerleştirmişsin en uymadığım şiire.
Sadece baş harfimin büyük olması kadar bu hayattaki değerim, gerisi hep hiçlik.
Seni seviyorum.
Birgün uyandım ve aniden seni sevdim gibi değil de, seni seveceğim güne ulaşmak için büyümüşüm, büyümüşüm ve aniden o güne ulaşmışım gibi.
Sen her sabah uyanıp yüzüne bir avuç şiir çarp,sonra git pencerenin önündeki cümlelerini sula,
kahveyle iyi gider biraz masal ye;sonra 5.kutsal kitap inince yeryüzüne,benim çoktan inandığım dinime herkes inansın.
Tanrım, ibadeti şiir ve biraz da şarap olan dinin cenneti susmakta mıdır?

derdim-iz / özgür dağdelen

Anlamıyorsunuz.
Benim derdim kendimle. Kendimle olamayışım derdim benim.
Kendimde olamayışım da değil.
Kiminle isem,kiminle olmayı dileyip olamadıysam kiminle;
benim derdim onunla.
O falan da yok bende. Tüm siz, o, sen’ler de benim.
Benim derdim her şeyle.
Her şeyim benim, fakat her şey eksik bende.
Bir şeyler de değil.
Anlamıyorsunuz.
Zaten siz ne bilesiniz.
Zaten siz de kimsiniz?
O da nereden çıktı?
Benim derdim benimle.
Benimle olamayışı onun.
Beni de benimle edemeyişi.
Artık O da kimse.