Vıcık Vıcık Romantizm: 50m2

Yazan: Furkan Halil Kurtkan

Senaryosunu Burak Aksak’ın yazdığı, ‘dram’ türündeki beşinci Netflix dizimiz “50m2” 27 Ocak’ta yayınlandı. Yayınlandı ki ne yayınlanma.

Cast’ını gayet başarılı bulduğum yapımda, mahallenin herkesi kucaklayan muhtarına Cengiz Bozkurt, mahallelinin üzerine titrediği muhtarının kızına Aybüke Pusat, ‘kötü’ tefeciye ise Tolga Tekin hayat vermiş. İmza klişelerimizden, Türk gençlerinin davranışlarını kopyalayacağı ‘yakışıklı ama serseri çocuk’ ise afişten de anlaşılacağı gibi elbette Engin Öztürk.

8 bölüm boyunca, geçmişini bulmak isteyen birinin bu motivasyonla hayatını altüst etmesini konu alan, klişelerle çevrelenmiş, her Burak Aksak işinde olduğu gibi elbette ‘mahallenin tüm kötülere kucak açan temiz insanlarını’ da barındıran bir televizyon dizisi izledik. Hatta bu televizyon dizisi o kadar televizyon dizisiydi ki hikayede takım elbiseli mafyalar ve bu takım elbiseli mafyalar arasındaki ‘yer yer komik’ ilişki bile oldukça önemli bir yerde duruyordu. Üzerine bir de bölümlerin yaklaşık 1 saat uzunluğunda olması eklenince, neden televizyonda yayınlanmadı anlamak güç. Birkaç, fonda şarkı çaldırarak bakışmalı kliple günümüz televizyon dizisi uzunluğuna erişilebilirdi, böylece bir sezonu 8 bölümden fazla da sürerdi hem.

Senaryoda teknik olarak büyük problemler mevcut. Örneğin dizinin başında Engin Öztürk’ün Gölge isimli karakteri, yıllardır beraber çalıştığı ve neredeyse babası kadar sevdiği Servet’e, ailesinin fotoğrafını göstererek apaçık cümlelerle karakterin motivasyonunu anlatıyor “Şunlar dediğin benim ailem Servet. Ve onlardan bana kalan tek şey bu fotoğraf. Ne bir anı, ne bir ses, ne bir koku. Başka hiçbir şey hatırlamıyorum.” Bir karakterin yıllardır tanıdığı birine, bir sabah bu cümleleri kurması, biraz dikkatli olan izleyicilere odadaki kameranın varlığını hatırlatıyor. Dolayısıyla karakter o cümleleri Servet’e değil, bize kuruyor aslında.

İyi bulduğum noktalar da var elbette. Öncelikle Engin Öztürk tüm klişelere rağmen rolün altından iyi kalkmış. Senaryodan doğma aşırılıkları dışında gayet iyi bir performans gösterdiğini söyleyebilirim. Cengiz Bozkurt ile Yiğit Kirazcı’nın birlikte oynadığı sahneler de ilk birkaç bölüm için oldukça komik. Fakat daha sonra aralarındaki ilişki hiçbir şekilde gelişmediği için, bu ikilinin sahneleri neredeyse repliklerine kadar tahmin edilebilir oluyor. 

Dizide klişe olarak yok yok; yerde yatan kötü adama aldırmadan odasında sağı solu kurcalayan esas oğlana yakın plan girildikten sonra, kötü adamın arkadan boğazına sarılma sahnesi de var, tribün bestesiyle aşkını ilan etme sahnesi de. 2000’lerin efsane bestesi Farketmez’i söyleyecekler diye bir an gerilmedim değil, bilirsiniz Burak Aksak sever böyle sosyal medya için çekilmiş ajite edilmişlikleri .

Dizinin sezon finalinde ise Gölge ile Servet birbirlerine silah doğrultmuşken, bir silah sesi duyuluyor ve perde kapanıyor. İkinci sezonun ilk bölümünde, bu sahneden bir klişe çıkmaması da maalesef imkansıza yakın görünüyor. 

Yani Sevgili Günlük,
Burak Aksak, ismi her geçtiğinde aklımıza gelen vıcık vıcık mahalle romantizminden bu işinde de kurtulamadı. Bir daha ki sefere inşallah.

Next Post

Saniye İbresiyle İlintili: Beginning - Dasatskisi

Per Şub 11 , 2021
Gürcistan-Fransa ortak yapımı olan Beginnig – Dasatskisi filmi, Toronto Film Festivali’nde FIPRESCI Ödülü’ne layık görüldü. Genç, Gürcü yönetmen Dea Kulumbegashvili’nin ilk uzun metraj filmi olan Beginning, Mubi’de gösterime girince izleme imkânına sahip oldum. Gürcistan’ın bir kasabasında, Yehova’nın Şahitleri cemaatinin kilisede, radikal bir grup tarafından uğramış olduğu saldırıyla, filmi izlemeden önce […]