
seni buldumsa özünü
günün sonuna değin izlerim ipeksiliğini teninin
allı pullu düşlerin yanına kıvrılıp
darmadağın gülüşlerine sığınırım.
belki amansız bi yel eser de
keskinliğimi çözüp,
kesinliğini mazimin yaralı göklerine sürerim.
kim bu sürgün yiyen
içimde deli kemirgenler
belli değil mi sessizliğimden?
başından başlıyorum çizginin en başından
bilirsin insan medet umar bazen bi kaldırım taşından
oysa dedim
sanki evde sen olmasan bile,
varmışsın gibi kokladığım her şiirde.
garip değilim, mutsuz değilim
gücün gövdeme yayıldıkça
yüzün hüznümü dağıttıkça
oldukça gergin olduğum sabahlarda bile
uyanıp sana sarıldıkça
evrenden başlıyorum insana inanmaya.
karanlık mı biliyorsun öfkemi yanlış
yıkar mı sanıyorsun sevgimi yalnızlığa bunca alkış?
yanlış.
tartıştıkça bile sabaha kadar
bir hayal kuruyor sessiz bir güvercin.
bir ışık yanıyor uzak kentlerde,
biri daha uyanıyor gülümseyerek kendine.
dilimin dönmediği anlardan bahsettim sana.
iklimin sert, bitkimin hep kaktüs olduğu gibi
içimin sen,
gitmenin hep yanlış olduğu bir yer.
senin yanın gerçek, senin yanın var olmak.