Yılmaz Güney’in Umut’u

Yazan: Gözdenur Selçuk

Senaristliğini, yönetmenliğini, yapımcılığını ve başrol oyunculuğunu Yılmaz Güney’in yaptığı umudun\umutsuzluğun filmi…

Motorlu taksiler gittikçe yaygınlaşmasıyla hayatını atları ve arabası ile sürdüren insanların içinden çıkamadığı bir durumu anlatıyor film. Cabbar ise bu insanlardan sadece birisi. Sefalet içinde yaşamakta olan Cabbar, taksilere rağmen eski at arabası ile işini yapmaya çalışmaktadır. Cabbar’ın esnafa olan borcu gün geçtikçe artmaktadır ve bir gün Cabbar’ın atına araba çarpmasıyla at ölür. Cabbar artık daha da umutsuzdur. Esnaf ise bunu öğrenince Cabbar’ın asla borçlarını ödeyemeyeceğini düşünür ve at arabasını satmaya karar verirler. Yaklaşık bin liraya arabayı satan esnaf parayı aralarında bölüşerek Cabbar’ın borcunu silerler. Geriye tek bir çare kalmıştır; o da Hasan’ın bahsettiği,definenin yerini bilen,efsunlu hocaya gidip defineyi bulmak…

Hepinizin de tahmin ettiği gibi hazineyi bulamazlar. Buna rağmen Cabbar hala umutludur…

Bu yüzden aslında Yılmaz Güney, umudun içinde umutsuzluğu da yansıtmış. Ayrıca söylemeden geçmek istemediğim çok manidar noktalar var filmde. Öncelikle Türk sinemasının ilk politik film örneklerindendir Umut. Güney burada toplumun dışında kalmış, gecekonduda yaşayan, çok fakir bir ötekinin her şeye rağmen umudunu kaybetmemesi üzerinden umutsuzluğu işlemiştir bence. Ayrıca filmde zengin-fakir çatışması çok net bir şekilde yansıtılmış. Toplumun üst katmanlarından olan zengin insanlarla, fakir insanlar arasında geçen sürtüşmeler; zengin-fakir çatışmasının en belirgin örneklerini oluşturuyor.


Bu arada benim en beğendiğim sahnelerden birisi de filmin açılış sahnesi olan, Cabbar’ ın arabasında uyanıp tuvaletini yapmaya gittiği sahne. Bu sahneyi manidar yapan ise, Cabbar’ın tuvaletini yaptığı reklam panosunda bir Sümerbank afişi olması ve üzerinde ” Birikmiş paranızın teminatıdır. ” yazması. Güney burada parasal sisteme ve bu sistemin zengini daha zengin, fakiri ise daha fakir yapmasına güzel ve yerinde bir eleştiride bulunmuş bence. Cabbar’ın levhaya işemesi ise bankayla gireceği tek iletişimdir sanırım. 

Cabbar’ın atına araba çarpması ve karakola gidilmesiyle karşılaştığımız sahnede zengin, arabalı, ata çarpan adamın sandalyede oturduğunu, memurlar ile bir şeyler içtiğini , onlara sigara uzattığını görürüz. Cabbar ise ‘fakir’ olduğu için ayaktadır. Polis memuru Cabbar’ın mağdur olduğunu bilmesine rağmen ona hak vermez hatta konuşmasına bile engel olur. ” Arabacı değil misiniz, hepiniz aynısınız, sizden her şey beklenir! ” repliği ise devletin alt sınıflara ne kadar ön yargılı olduğunu gözler önüne seriyor… Zengin adam Cabbar’ı bir gariban olarak gördüğü için lütfederek(!) şikayetçi olmuyor… Ne kadar da açıktır ki, fakirlerin kaderi her zaman zenginin iki dudağından çıkan laflara, zenginin kararına bağlı.

Film zengin fakir çelişkisinin işlendiği bu tür sahneler sebebiyle Sansür Kurulu tarafından yasaklanmış ve bu çelişkilerin topluma yansıtılması, dönem itibari ile de engellenmeye çalışılmıştır.  Şerif Gören’in ikinci yönetmenliğini yaptığı siyah-beyaz film, kimilerine göre çok fazla ajitasyon içeriyor olsa da, çekildiği döneme, daha önceki filmlere ve kendisinden etkilenen sonraki filmlere baktığımızda kendine ayrı bir yer ediniyor. Bir ilk sayılabilecek “Umut”, Türkiye’de politik sinemanın yapı taşları arasına giriyor.

Film zengin fakir çelişkisinin işlendiği bu tür sahneler sebebiyle Sansür Kurulu tarafından yasaklanmış ve bu çelişkilerin topluma yansıtılması, dönem itibari ile de engellenmeye çalışılmıştır.  Şerif Gören’in ikinci yönetmenliğini yaptığı siyah-beyaz film, kimilerine göre çok fazla ajitasyon içeriyor olsa da, çekildiği döneme, daha önceki filmlere ve kendisinden etkilenen sonraki filmlere baktığımızda kendine ayrı bir yer ediniyor. Bir ilk sayılabilecek “Umut”, Türkiye’de politik sinemanın yapı taşları arasına giriyor.

Next Post

Mantık Tanrısı Spinoza

Çar Tem 17 , 2019
Felsefe tarihinin en gizemli ve anlaşılması zor filozoflarının başında Baruch Spinoza gelir. Kendisinin ateist olup olmadığı ve felsefesinin panteizm mi pananteizm mi olduğu konusundaki tartışmalar hala sürüyor ve sürmeye de devam edecek gibi görünüyor. Eserlerinde tanrıyı doğa ile özdeşleştirip panteist bir düşünür görünümü verse de yine aynı eserlerinde sürekli olarak […]

ÖNE ÇIKANLAR